KONSERVATİF DİŞ TEDAVİSİ (DOLGU)

image

1.KOMPOZİT DOLGU

İÇİNDE SİLİKON DİOKSİT PARÇACIKLARI OLAN BİR PLASTİK KARIŞIMDIR. DİŞ RENGİNDE OLDUĞU İÇİN BEYAZ DOLGU OLARAK TANIMLANIRLAR. 1960'LARDA YALNIZCA ÖN DİŞLERDE KULLANILDIKLARI HALDE MATERYALİN İLERİ DERECEDE GELİŞTİRİLMESİYLE ÇİĞNEME BASINÇLARINA DAYANIKLI VE DAHA AZ AŞINAN BİR DOLGU MADDESİ OLARAK ARKA DİŞLERDE DE BAŞARILI OLARAK UYGULANABİLMEKTEDİRLER.

Kompozit dolgular, hazırlanmış kavitelere tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka özel bir ışık ile sertleştirilir. Bu işlem bitince kompozit dolgular dişe göre şekillendirilir ve düzeltilir. Bütün bu işlemler amalgam dolgu işleminden daha uzun sürer. Son zamanlarda kompozit dolguların ağızda kalma süresi ve dayanıklılığı amalgamın ömrüne yakındır.

Kompozit dolguların en büyük avantajları estetik olmalarıdır. Ayrıca bu dolgular dişlere iyice bağlandığı için diş dokularını destekler, kırılmaları ve sıcaklık geçmesini engeller. Kompozitler, yalnızca çürükleri restore etmek için değil, dişlerin rengini ve biçimini değiştirerek kozmetik etkileri için de kullanılabilmektedirler. En önemli dezavantajı işlem sonrası duyarlılıkların olmasıdır. Dolguların renkleri, kahve, çay gibi boyayıcı yiyeceklerle de hafifçe değişebilmektedir. 

Nasıl Uygulanır?
Kompozitlerde de aynı seansta polisaj işlemi yapılabilmektedir. Ancak çok büyük restorasyonlar ya da çok diş için yapılan seri restorasyonlarda hastayı bir defa daha kontrole çağırıp varsa gerekli düzeltmeleri yapmak hem estetik hem fonksiyon açısından çok daha iyi olacaktır.
Bu materyallerle ön dişlerde çok büyük kayıplar restore edilebilmekte bu nedenle hastaların ısırmada dikkatli olmalarının bu restorasyonların ömrünü uzatacağının da anlatılması gerekmektedir. Özellikle ön yüzde yapılan uygulamalardan sonra ne kadar iyi polisaj yapılmış olsa da boyayabilen yiyecek ve içeceklerin dolguların renklerini değiştirebileceği yine hatırlatılmalıdır. Aşınma nedeni ile restore edilmiş dişlerde daha çok dikkat edilmesi gereken şey de hastaya çok sert olmayan diş fırçaları önermek ve fırçalama yöntemlerinde düzeltmeler yapabilmelerini sağlamaktır.

2.AMALGAM DOLGULAR

Amalgam dolgular , gümüş dolgular olarak ta tanımlanır. 
Amalgam; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, cıva ile karıştırılması ile elde edilir. Karışımın %45-50`sini oluşturan civa, metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu malzemesi yaratmış olur. 150 yıldan beri geliştirilerek kullanılmakta olan amalgam dolgular, çok sayıda dişin korunarak ağızda kalmasına hizmet etmiştir. Amalgam hala en zararsız, en uzun ömürlü ve en ucuz dolgu maddesidir. Yılda, bir milyardan fazkla amalgam dolgu yapıldığı hesaplanmıştır. Diğer dolgu maddelerine oranla çok daha kısa zamanda ve kolay uygulanabilirler. 
 
Nasıl Uygulanır? 
 
Uygulamanın yapıldığı tarafı en az bir saat kullanmaması ve takip eden 24 saat içinde de dikkatli olunarak sert şeyleri o bölgede çiğnememesi hastalardan istenmelidir.Hastaya 24 saat geçtikten sonra polisaj işlemi.,için ikinci bir randevu verilmelidir. Bu uygulama, hem amalgamın metalik özelliklerini iyileştirme hem de kullanım sonrası restorasyonun anatomik ve fonksiyonel olarak tekrar gözden geçirilme olanağını sağlayacaktır. 
Amalgam dolgulardan sonra kısa süreli bir sıcak-soğuk duyarlılığı olabilmekte ve bu zamanla kaybolmaktadır.Ancak ender olsa da bazı kişilerde ağızda çeşitli metaller bulunduğunda ya da çatal gibi başka bir metal girdiğinde elektriklenmeden doğan hassasiyetler olabilmektedir.Geçmeyen duyarlılıklarda duyarlılığın yalnızca bu sebebten olduğuna emin olduktan sonra restorasyonu metal olmayan bir restoratif madde ile değiştiımek çözüm olabilir.

3.PORSELEN DOLGULAR

Dişin eksik olan bölümünün anatomik esaslara göre tamamlanması işlemine porselen dolgu denir.
Genellikle dişte fazla kayıp olan durumlarda bu dolgu yöntemi kullanılır. Konservatif bir tedavi şekli olan bu yöntemde en temel amaç dişin doğal yapısını ve görünümünü korumaktır. Özellikle azı dişlerine sıklıkla uygulanır. Bunun nedeni, yiyecekleri çiğneyen dişler olmaları nedeniyle azı dişlerinin diğer dişlerden daha dayanıklı olmasının gerekmesidir. Porselen dolgunun (inley, onleylerin) temel yapılma amacı; çok fazla madde kaybı olan bir dişin normal bir dolgu (kompozit veya amalgam) ile restore edildiğinde kırılmasını engellemektir.

Aşırı madde kaybına uğramış bir diş; bu genellikle kanal tedavisi ya da benzeri şekilde aşırı çürük temizlenmesi gibi işlemlere maruz kaldıktan sonra mevcut kalan sağlam duvarları azalır ve daha da önemlisi incelir. Bu zayıflayan duvarların üstüne onlara sertleşirken büzülme stresi yükleyen ya da aynı oranda esneme direnci sağlayamayan iri kompozit veya amalgam dolgular yeterli desteği veremez. Porselen dolgular (inley, onleyler) ise dişin boşluğunun ölçüsü alındıktan sonra o boşluğa göre hazırlanmış bir dolgu materyalinin oturtulması ile yapıldığından bu pasif uyum dişin duvarları için stres yaratmaz.

Nasıl Uygulanır?

Genellikle dişte fazla kayıp olduğunda tercih edilen porselen dolgular hasta için kolay bir uygulamadır. Öncelikle dişte uygun bir kavite hazırlanır veya mevcut kavite porselen dolgunun (inley, onleyin) pasif oturabileceği hale getirilir. Ardından hazırlanan kavitelerin ölçüleri laboratuvara gönderilir.
Eksik olan kısım, hastanın dişinin yapısına ve ölçülerine uygun şekilde, genellikle porselen bir malzeme kullanılarak hazırlanır. Daha sonra hastanın dişine uygulanan bu dolgu malzemesi diş minesi kadar dayanıklıdır.

4.DİŞ ÇÜRÜKLERİ, DİŞ DOLGUSU

Beslenmelerinde asitli ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan aside karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez. Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de diş hekimleri tükürük akışını arttırdığı için şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.

Diş Çürüklerini  Önlemek İçin Neler Yapılabilir? 



Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması, diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Diş fırçalamaya yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek antiseptik etki, ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir.
Şekerli ve asitli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir. Günümüzde diş çürüğüne eskiye oranla daha sık rastlanıyor. Örneğin yapılan araştırmalarda eski insanların dişlerindeki çürük oranı %5 i geçmezken bugün bu oran %95 lere kadar çıkabilmektedir.
Bunun nedeni beslenme alışkanlıklarının değişmesidir. Eski insanlar sert ve doğal gıdalarla beslendikleri için doğal yollarla dişlerde bir temizlik sağlanırdı. Günümüzde hazır gıda endüstrisinin gelişmesiyle birlikte bu tür gıdaların tüketimi de arttı. Bisküvi, şeker, çukulata, kola gibi her an elimizin altında olan bu gıda maddeleri dişlerin üzerine yapışıp kalan ve asit oluşturan maddeler oldukları için günümüzde diş çürüğü artışının başlıca sorumluları olarak kabul ediliyorlar. 

Diş hekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur. Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.
Diş Çürükleri, Diş Dolgusu
Diş çürüklerini önlemek için yapılması gereken diğer bir yöntemde diş yapılarının güçlendirilmesi işlemidir.Diş yapısını güçlendirmek amacıyla kullanılan en etkili madde “flor”bileşikleridir. Flor bileşikleri dişlerin gelişmekte olduğu dönemde ya da dişler ağızda görüldükten sonra uygulandıklarında dişin yapısına girerek çürüğe karşı daha dayanıklı bir yapı oluşmasını sağlar. Flor bileşiklerinin çürük önleyici etkisi başlıca dört yoldan gerçekleşir;

* İçme sularına belirli oranda flor bileşikleri katılarak, 
* Piyasada hazır olarak satılan flor tabletlerini çocuğa vererek, 
* Sofra tuzu, Diş macunu veya ağız gargaraları içine ilave edilen flor bileşiklerinin etkisinden yararlanarak 
* Diş hekiminin muayenehanelerde jel şeklindeki özel flor bileşiklerini dişler üzerine sürmesi şeklinde.

Bu uygulamalar arasında en kolay uygulanabilecek yöntem 3 yaşından itibaren florürlü bir diş macunu ile sabah akşam dişlerin fırçalanması ve 6 yaşından sonra florürlü gargara kullanımıdır. Diğer uygulamalar henüz yurdumuzda yaygın olarak kullanılmadığı gibi yeterli bir alt yapıda bulunmamaktadır.Örneğin çoğu bölgemizdeki içme suların flor içeriği ile diyetle alınan flor miktarları ile ilgili net standart bir çalışma yoktur.Flor vücut için gerekli bir elementtir. Ancak gereğinden fazla alındığında dişlerin rengini değiştirir ya da kemiklerde deformasyonlara neden olabilir. Bu nedenle mutlaka diş macunu ve gargara dışındaki uygulamalar mutlaka hekim kontrolünde yapılmalıdır.